Hogwarts öğrencilerinin okula getirmelerine izin verilen üç
evcil hayvandan en az tercih edileni uzun yıllardan bu yana açık ara farkla
kurbağadır. Yüzyıllar önce kan dökme arzusunun daha yoğun olduğu zamanlarda genç
cadı ve büyücülerin iksirlerde gereken su keleri gözlerini bizzat çıkarmaları beklendiğinden;
iksirlerinde ve öteki büyülerinde kullanabilmek için okula belli aralıklarla kurbağa
dolu kutular getirirlerdi. Zaman ilerleyince Sihir Bakanlığı hayvan zulümlerini
kapsayan mevzuatı (13–26 numaralı alt bentler iksir malzemeleri ve üretimleri
hakkındadır) yürürlüğe koyduğunda bu tür yöntemler kademeli olarak yasaklandı.
Hiçbir zaman kendi karizmalarından ötürü takdir görmeyen kurbağaların, okul arazisinde
rastgele yüzüp hoplamalarını saymazsak, Hogwarts’ta (canlı halde) görülme
oranı günden güne azaldı.
Harry’nin Hogwarts’a ayak bastığı zamanlarda evcil bir
kurbağaya sahip olmak ne havalıydı ne de asil; aksine utanç duyulacak bir
şeydi. Neville’in kurbağası Trevor,’un kaybolmaya meyilli olması dışında
övülecek bir tarafı yoktu. En nihayetinde Hogwarts Gölü’ndeki kardeşlerine
katılmak üzere sıvıştığında sahibi de evcil hayvan da rahata erdi.
J.K.Rowling’in Düşünceleri
Kurbağaların karanlık büyülerle köklü bir bağı vardır ve
bir zamanlar cadılara hizmet eden şeytanların bu hayvanın formuna
büründüklerine dair bir inanış yaygındı. Eskilerin şifa yöntemlerinde
kurbağanın özel bir yeri vardır, bilhassa (belki de homeopati mantığıyla çivi
çiviyi söker demişlerdir) siğil tedavisinde. Karanlık Çağ İngiltere’sinde doğal
sebeplerden ölen bir kurbağa kendini şanslı sayabilirmiş çünkü yaşadığı her
saniye kaynatılmakla, toz haline getirilmekle, derisinin yüzülmesi ya da bir
kesenin içinde hasta birisinin boynuna asılmakla* burun buruna.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder