31 Aralık 2015 Perşembe

Remus Lupin



Tam ismi: Remus John Lupin
Doğum günü: 11 Mart 1960
Asası: Servi ve tek boynuzlu at kılı, yirmi altı santim, esnek
Hogwarts binası: Gryffindor
Patronus: Kurt
Ailesi: Lyall Lupin (büyücü) ve Hope Howell (Muggle)
Özel yetenekleri: Karanlık Sanatlara Karşı Savunma’da son derece kabiliyetli
Ölümü: 2 Mayıs 1998


Ailesi
Remus Lupin, büyücü Lyall Lupin ve Muggle eşi Hope Howell’ın tek çocuğuydu.
Zeki ve bayağı çekingen bir delikanlı olan Lyall Lupin, otuzlarına vardığında İnsan-Dışı Ruhani Varlıklar konusunda uzmanlığıyla dünya çapında isim yapmıştı. Bu, hortlaklar, Böcürtler ve hayaletlere benzeyip onlar gibi davranmalarına rağmen öncesinde yeryüzünde yaşamamış, varlıkları büyücülük dünyasında bile gizemini koruyan tuhaf yaratıkları kapsayan bir alandır.

Lyall, normalin üzerinde saldırganlıkta bir Böcürt’ün yaşadığı söylenen sık ağaçlı bir Galler ormanında çıktığı araştırma gezisinde, evleneceği kadınla tanıştı. Cardiff’te bir sigorta ofisinde çalışan güzel Muggle Hope Howell, zararsız gördüğü ormanda düşüncesizce yürüyüşe çıkmıştı. Muggle’lar Böcürtlerin ve hortlakların varlığını sezebilir. Fazla hayalperest ve hassas birisi olan Hope da, bir şeylerin karanlık ağaçların arasından onu izlediğine emindi. Neticede, hayal gücü doruklara vardığında Böcürt bir şekle büründü: düşmanca görünen iri bir adam, karanlıklardan hırıldayarak Hope’un üstüne yürüyordu. Kızın çığlıklarını duyan Lyall, ağaçların arasından koşarak geldi ve asasının tek hareketiyle görüntünün yerini bir çayır mantarı aldı. Kafası karışan Hope korkmuş halde, az kalsın ona saldıracak olan kişiyi oradan beyefendinin uzaklaştırdığını varsaydı; Lyall’ın kurduğu ilk cümle – ‘her şey yolunda, sadece bir Böcürttü’– ona hiçbir şey ifade etmemişti. Kızın güzelliğinin farkına varan Lyall, mantıklı bir şekilde Böcürt lafını bir daha geçirmeyip, saldırganın ne kadar da iri ve korkunç göründüğü konusunda hemfikir olma kararı aldı; Hope’un güvenliğini sağlamanın tek akıllıca yolu, ona evine kadar eşlik etmekti.

Bu iki genç birbirine aşık oldu. Lyall’ın aylar sonra, Hope’un aslında tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalmadığı konusunda mahcup halde yaptığı itiraf bile kızın ilgisini sarsmadı. Lyall’ı çok mutlu edecek şekilde Hope, evlilik teklifini kabul etti ve Böcürt süslemeli bir pastayla eksiksiz hale gelecek düğünün hazırlıklarına hevesle atıldı.

Evliliklerinin ilk yılının ardından ilk ve tek çocukları Remus John dünyaya geldi. Erkenden sihir emareleri gösteren bu sağlıklı ve neşeli minik oğlanın babasının izinden gideceğini umuyorlardı, yaşı gelince Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na kaydolacaktı.


Isırılması
Remus dört yaşına geldiğinde ülkedeki Karanlık büyü vakaları durmadan artıyordu.
Çığ gibi büyüyen saldırıların ve tırmanan gerilimin asıl sebebini bilen çok az kişi varken;
Voldemort, güce yönelik ilk büyük hamlesine hazırlanıyor, Ölüm Yiyenler her türlü Karanlık yaratığı Sihir Bakanlığını devirme gayesiyle saflarına katıyordu. Bakanlık, Karanlık yaratıklar alanında – Böcürtler ve hortlaklar gibi ufak çaplı olsalar bile – yetkili kişileri, yüzleştikleri tehlikeyi anlayıp yok edebilmek amacıyla bir araya getirdi. Lyall Lupin de teklifi seve seve kabul ettiği üzere, Sihirli Yaratıkları Düzenleme ve Denetleme Dairesi’ne çağırılanlardan biriydi. İki Muggle çocuğun ölümüyle ilgili sorgulanmak için getirilen Fenrir Greyback adındaki kurt adamla da burada karşılaştı.

O zamanlar kurt adam sicilleri neredeyse hiç tutulamıyordu. Büyücülük topluluğu kurt adamlardan ölesiye uzak durmaya çalışırdı, onlar da diğer insanlarla iletişime girmekten çoğunlukla kaçınırdı; ‘sürü’ diye nitelendirdikleri gruplar haline yaşayıp kayıt altına alınmamak için ellerinden geleni yaparlardı. Kurt adam olduğu Bakanlık tarafından bilinmeyen Greyback; talihsizce ölen çocuklarla ilgili konuşmaktan dehşete düşmüş, kendisini büyücülerle dolu bir odada bulmaktan son derece şaşkın, serseri bir Muggle’dan ötesi olmadığını iddia etti.

Greyback’in pasaklı giyimi ve asa taşımayışı çalışmaktan yorulmuş iki cahil sorgu heyeti görevlisini, doğruyu söylediğine inandırmak için yeterliydi ancak Lyall Lupin’i kandırmak için bundan fazlası gerekiyordu. Greyback’in dış görünüşünde ve davranışlarında belli başlı işaretler fark eden Lyall, heyete tam yirmi dört saat sonraki dolunaya kadar Greyback’i salmamaları gerektiğini söyledi.

Heyetteki görev arkadaşları Lyall’a kahkahalarla gülerken (‘Lyall, Galler Böcürtleriyle ilgilenmeye devam et, senin iyi olduğun konu o’) Greyback sessizce oturdu. Her zaman pamuk gibi bir adam olan Lyall öfkeye büründü. Kurt adamlardan ‘duygusuz, şeytani, soyları kuruması gereken varlıklar’ olarak bahsetti. Kurul, Lyall’ı odadan attırdı, kurul lideri serseri Muggle’a özürlerini sundu ve Greyback serbest bırakıldı.

Greyback’e sorgu sonrasında eşlik eden büyücü, Bakanlık’ta bulunduğunu unutsun diye adamın üstüne bir Hafıza Tıslımı yerleştirme niyetindeydi. Buna fırsat bulamadan, Greyback ve girişlerde gizlenmiş iki suç ortağı onu alt etti; sonrasında bu üç kurt adam oradan hızla uzaklaştı. 

O sıralarda beş yaşını doldurmak üzere olan Remus Lupin, yatağında mışıl mışıl uyurken camını zorla açan Fenrir Greyback tarafından saldırıya uğradı. Lyall odaya oğlunun canını kurtarabilecek zamanda yetişti, çok sayıda kuvvetli lanet eşliğinde Greyback’i kapı dışarı etti. Ancak, Remus artık tüm özelliklerini taşıyan bir kurt adamdı.

Lyall, sorgu sırasında Greyback’in önünde ettiği laflar yüzünden kendisini hiç affetmedi: ‘duygusuz, şeytani, soyları kuruması gereken varlıklar’. Yaşadığı toplumun kurt adamlar hakkındaki genel kanısını hiç düşünmeden tekrar etmişti ama oğlu dolunayda geçirdiği acı dolu dönüşüm sonucu etrafındaki herkese tehlike arz etmesi dışında, her zamanki gibi sevimli ve zekiydi. Lyall, Remus’un onu suçlamasından endişelenerek, saldırının gerçek sebebini ve saldırganın kimliğini uzun yıllar boyunca oğlundan sakladı.


Çocukluğu
Lyall bir tedavi bulabilmek için elinden gelen her şeyi yaptı; ama ne iksirler ne de büyüler oğluna fayda etmedi. Artık ailenin yaşamını Remus’un durumunu gizli tutma zorunluluğu şekillendiriyordu. Çocuğun tuhaf hareketleri hakkında söylentiler çıktığı gibi köylerini terk edip şehre taşındılar. Remus’un dolunay zamanları güçten düşmesi, hele ki ayda bir ortadan kaybolması çevrelerindeki cadı ve büyücülerin dikkatlerini çekmişti. Hakkındaki gerçeği ağzından kaçırırsa diye Remus’un başka çocuklarla oynaması yasaktı. Bu da onu ailesinin tüm sevgisine rağmen yapayalnız bir çocuk haline getirdi.

Remus ufakken dönüşümleri sırasında kontrol altında tutulması zor olmuyordu; kapısı kilitli bir oda ve belli sayıda susturma büyüsü genelde yeterliydi. Ama o büyüdükçe kurt hali de güçlendi, on yaşına geldiğinde kapıları söküp camları indirebiliyordu. Onu kilit altında tutmak her seferinde daha etkili büyüler gerektiriyordu, hem Hope hem de Lyall korku ve endişeden bir deri bir kemik kalmıştı. Oğullarını ölesiye seviyorlardı ama yaşadıkları toplum – zaten dört bir yanlarında katlanarak artan Karanlık faaliyetler varken –  kontrol dışı bir kurtadama hoşgörü göstermezdi. Oğulları hakkında öncesinde besledikleri umutlar tükenmişti. Lyall okula adımını bile atma fırsatı bulamayacağından emin olduğu Remus’a, evde eğitim veriyordu.

Remus’un on birinci doğum günü gelmek üzereyken değerli bir şahsiyet olan Hogwarts okul müdürü Albus Dumbledore, davetsizce Lupinler’in eşiğinde belirdi. Korku ve telaşa kapılan Lyall ile Hope, girmesini engellemeye çalıştı lakin her nasıl olduysa, beş dakika sonra Dumbledore, evin göbeğinde oturmuş Remus’la Gobstone oynarken crumpetlarını yiyordu.

Dumbledore Lupinler’e, oğullarının başına gelenlerden haberdar olduğunu açıkladı. Dumbledor’un Karanlık yaratıklar arasındaki casusları, Greyback’i yaptıklarıyla böbürlenirken duymuştu. Ne var ki Dumbledore, Lupinler’e Remus’un okula gelmemesini gerektirecek bir sebep görmediğini söyledi ve oğlanın dönüşümleri gizli ve güvenli bir yerde atlatabilmesi için yaptığı düzenlemeleri anlattı. Çoğunluğun kurt adamlara yönelik taşıdığı önyargılar nedeniyle, Remus’un iyiliği için durumunu herkese açıklamamak konusunda aileyle hemfikirdi. Dönüşümünü endişelenmeden geçirebileceği, sayısız büyüyle korunan, girebilmenin tek yolunun Hogwarts’tan başlayan gizli bir tünelin olduğu, Hogsmeade köyündeki sağlam ve rahat eve gitmek için okul arazisini ayda bir terk edecekti.

Remus daha önce yaşamadığı bir heyecana kapılmıştı. Diğer çocuklarla tanışıp, ilk kez dostlar ve oyun arkadaşları edinecek olmak hayatı boyunca düşlediği şeydi.


Okul Hayatı
Gryffindor binasına seçilen Remus Lupin, hemencecik neşeli, kendinden emin ve asi ruhlu iki oğlanla arkadaş oldu, James Potter ve Sirius Black. Remus’un dingin espri anlayışından ve kendilerinde her zaman olmayan, takdir edilesi nezaketinden etkilendiler. Daima ezilenlerin yanında olan Ramus, kısa boylu ve onlara göre yavaş kalan Peter Pettigrew’a karşı iyi davranıyordu. Remus onları ikna etmese James ve Sirius, bu Gryffindor’lu bina arkadaşlarının vakit ayırmaya değeceğini muhtemelen düşünmezlerdi. Çok geçmeden ayrılmaz bir dörtlü oldular.

Remus grubun vicdani yanıydı fakat kimi zamanlar hatalı işlerdi. Severus Snape’e yaptıkları merhametsiz zorbalıkları onaylamıyordu ancak James ve Sirius’u o kadar çok seviyordu ve onu aralarına almalarından o denli minnettardı ki, arkadaşlarını gerektiği kadar karşısına almadığının farkındaydı.

En iyi üç arkadaşının kısa süre içinde, Remus’un neden ayda bir yok olduğu konusunda meraklanması kaçınılmazdı. Bir başına geçirdiği çocukluk sonucunda, kurt adam olduğunu öğrenirlerse arkadaşlarının ondan uzaklaşacaklarına inanan Remus, ortadan kayboluşlarını açıklarken daha da karmaşık yalanlar uydurdu. İkinci sınıfta James ve Sirius gerçeği tahmin edebilmişti. Remus’a minnet dolu bir şaşkınlık yaşatarak, onunla arkadaşlıklarını bozmamakla kalmayıp; aylık tecritlerini kolaylaştıracak dâhiyane bir yol planladılar. Ayrıca ona, okulda peşini bırakmayan bir lakap taktılar: ‘Aylak’. Remus okuldan bir Sınıf Başkanı olarak mezun oldu.


Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Dört kafadar okulu bitirdiğinde, Lord Voldemort egemenliğini neredeyse tamamen sağlamıştı. Ona karşı asıl direniş Zümrüdüanka Yoldaşlığı adındaki gizli örgütte yoğunlaşmıştı, dört genç adamın her biri Yoldaşlık üyesi oldu.

James Potter’ın karısıyla birlikte Voldemort tarafından öldürülmesi, zaten sorunlarla dolu hayatında onu en derinden sarsan olaylardan biriydi. Onun arkadaşlarına verdiği değeri, başka hiç kimse veremezdi çünkü çoğunluğun ona el bile sürülmeyecek bir şeymişçesine davranacağı gerçeğini ve evlenip çocuk sahibi olmanın imkânsızlığını uzun zaman önce kabullenmişti. Yetmezmiş gibi yirmi dört saat geçmeden, diğer iki en iyi dostunu da kaybetti. Bir Zümrüdüanka Yoldaşlığı görevi sebebiyle ülkenin kuzeyindeyken, içlerinden birinin bir diğerini öldürdüğünün kan donduran haberini aldı; dostu Yoldaşlığa ve bizzat Lily ile James’e ihanet etmişti, şimdi Azkaban’daydı.

Voldemort’un çöküşü gibi büyücülük topluluğunun kalanını sevince boğan bir olay, Remus için uzun süre devam edecek yalnızlığın ve hüznün başladığı tarih oldu. Üç yakın dostunu kaybetmişti, Yoldaşlık dağılmıştı, oradan tanıdıkları işlerine ve ailelerine geri dönmüştü. Annesi artık hayatta değildi ve babası Lyall, oğlunu görmekten her zaman büyük mutluluk duyacak olsa da Remus, babasının huzurlu ömrünü tekrar onunla birlikte yaşayarak riske atmaktan kaçındı.

Remus o sıralar, anca hayatta kalmasına yetecek kadar şey temin edebiliyor, becerilerinin çok çok altındaki işlere giriyordu. Her ay düzenli şekilde dolunay zamanları hastalandığı çalışma arkadaşlarının dikkatini çekmeden evvel işini bırakması gerektiği, daima aklındaydı.


Kurtboğan İksiri
Büyücülük topluluğundaki bir gelişme, Remus’u umutlandırdı: Kurtboğan İksiri’nin icadı. Kurt adamların ayda bir insan formlarını kaybetmesinin önüne geçemese de, dönüştüğünde normal ve sakin bir kurt olmaktan ileri gitmemesini sağlıyordu. Kontrolün onda olmadığı zamanlarda birilerini öldürmek, her zaman Remus’un en büyük endişesi olmuştu. Fakat Kurtboğan İksiri karmaşıktı ve malzemeleri çok pahallıydı. Remus’un bu iksiri gerçek kimliğini duyurmadan edinmesinin mümkünatı yoktu, o da sürekli yer değiştirdiği, yapayalnız hayatını sürdürdü.



Hogwarts’a Dönüşü
Bu sefer Yorkshire’daki yıkık dökük, neredeyse terk edilmiş bir kulübeye kadar izini süren Albus Dumbledore, hayatının akışını ikinci kez değiştirdi. Okul müdürünü görünce sevinen Remus, Dumbledore ona iş olarak Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmenliğini teklif ettiğinde, hayrete düştü. Dumbledore, iksir ustası Severus Snape’in incelikle sınırsız Kurtboğan İksiri sağlayacağını açıklayana dek teklifi kabul etmedi.

Remus Hogwarts’ta kanıtladı ki, verdiği dersteki benzerine ender rastlanır yeteneği ve öğrencilerine gösterdiği derin anlayışla; öğretmenlikte kabiliyetliydi. Her zaman olduğu gibi ezilenlere karşı özel bir sempatisi vardı, hem Neville Longbottom hem de Harry Potter onun bilgeliğinden ve nezaketinden faydalandı.

Yine de Remus’un ezeli zayıflığı iş başındaydı. Eski dostlarından biri, ünlü bir kaçak hakkında ciddi şüpheleri vardı, ama bunlardan Hogwarts’taki hiç kimseye bahsetmedi. Bir yere ait olma ve sevilmeye çaresizce duyduğu arzu, gerektiği kadar cesur ya da dürüst davranamaması anlamına geliyordu.

Yaşanan bazı talihsiz olaylar silsilesi Remus’un okul sınırları içinde tam bir dönüşüm geçirmesiyle sonuçlandı. Taşıdığı kin, Remus’un sonrasında gösterdiği saygılı nezakete rağmen hafiflemeyen Severus Snape, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeninin asıl kimliğinin herkes tarafından bilinmesini sağladı. Remus istifasını vermek ve Hogwarts’tan bir kez daha ayrılmak zorunda hissetti.






Evliliği
Lord Voldemort'un güçlenip bir kez daha yükselişiyle eski direnişçiler yeniden bir araya gelince, Remus kendisini bir kez daha Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda buldu.

Bu sefer Yoldaşlık ilk kurulduğunda yaşı yetmeyen bir Seherbaz da aralarındaydı. İçlerindeki en çetin ve görmüş geçirmiş Seherbaz olan Alastor ‘Deli-Göz’ Moody’nin himayesi altındaki zeki, cesur ve eğlenceli, pembe saçlara sahip Nymphadora Tonks.

Çoğunlukla hüzünlü ve yalnız olan Remus, genç cadıyı başlarda eğlenceli buldu, zaman geçtikçe ondan etkilendi, sonrasında ise sırılsıklam aşık oldu. Bu duyguyu daha önce hiç yaşamamıştı. Ortada savaş olmasa, Remus basitçe oradan ayrılıp, yeni bir yerde, yeni bir işe başlardı; böylece Tonks’un Seherbaz bürosundan genç ve yakışıklı bir büyücüye aşık oluşunu görmenin ızdırabına tahammül etmesi gerekmezdi, olacağını sandığı şey buydu. Ama savaş zamanıydı; Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda her ikisine de ihtiyaç vardı ve yarının ne getireceği belli değildi. Remus hiçbir adım atmamakta haklı olduğunu düşünüyordu, duygularını kendine saklasa da ne zaman Tonks’la birlikte gece görevine verilse içten içe seviniyordu.

Remus iğrenç ve değersiz olduğunu düşünmeye o kadar alışmıştı ki, Tonk’un da onu sevebileceği aklının ucundan bile geçmedi. Bir yıldır gitgide güçlenen samimi arkadaşlıkları sürerken, Ölüm Yiyen olduğu bilinen birisinin evinin dışında gizlendikleri bir gece Tonks, onlar gibi bir Yoldaşlık üyesi hakkında öylesine bir laf etti (‘Azkaban’dan sonra bile hala yakışıklı değil mi?’). Tonks’un kadim dostuna aşık olduğunu zannedince Remus, kendine engel olamadan sert bir yanıt verdi (‘Kadınları hep kapar.’). Tonks bunun üzerine hemen sinirlendi. ‘Kendine acımakla bu kadar meşgul olmasaydın, kimi sevdiğimi daha iyi anlardın.’

Remus’un ilk hissettiği şey hayatı boyunca tatmadığı bir mutluluktu ama bu his altında ezildiği yükü hatırlamasıyla aniden sönüverdi. Evlenip, utanç ve acıyla dolu bu durumu başkasına yaşatmak gibi bir riski asla alamayacağını her zaman biliyordu. Bu nedenle Tonks’u biraz olsun inandıramasa da, ne dediğini anlamamış gibi yaptı. Daha mantıklı olan Tonks, Remus’un onu sevdiğinden ama yersiz gururundan ötürü bunu itiraf edemediğinden emindi. Sonrasında Remus, bir daha Tonks’la göreve çıkmaktan kaçındı, artık onunla neredeyse hiç konuşmuyor ve Yoldaşlığın en tehlikeli vazifelerine gönüllü oluyordu. Sevdiği adamın onunla bir daha isteyerek vakit geçirmeyeceğine hatta duygularını itiraf etmektense ölmeyi yeğleyeceğine ikna olan Tonks, derin bir keder içindeydi.

Voldemort’un dönüşünü herkese duyuran, Lord Voldemort ve Ölüm Yiyenler’e karşı verilen Esrar Dairesi’ndeki savaşta Remus ve Tonks da vardı. Savaşta okul arkadaşlarından sonuncusunu da kaybetmek, Remus’un zaten giderek artan kendine zarar verme eğilimli haline hiç de iyi gelmedi. Bir Yoldaşlık casusu olarak kurt adamların arasına karışıp, taraf değiştirmelerini sağlamaya çalışmak için gönüllü olduğunda, Tonks’un elinden çaresizce izlemekten başka bir şey gelmedi. Bunu yaparak kendisini, hayatını geri alınamaz şekilde değiştiren kurt adam Fenrir Greyback’ten gelebilecek bir misillemeye açık konuma getiriyordu.

Bir yıl geçmeden Yoldaşlık ve Ölüm Yiyenler’in Hogwarts’taki çarpışmasında, Remus hem Greyback’le hem de Tonks’la karşı karşıya geldi. Remus çatışmada sevdiği bir diğer insanı daha kaybetti: Albus Dumbledore. Dumbledore, bütün Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyeleri tarafından çok sevilirdi ama Remus için ailesi ve üç dostu dışında kimseden görmediği nezaketin, hoşgörünün ve anlayışın sembolüydü gibiydi. Ayrıca ona normal büyücülük topluğunda bir iş sunan yegane kişiydi.

Kayıp verilen çatışmanın sonrasında, Greyback tarafından ısırılıp yüzü parçalanan Bill Weasley’e duyduğu sonsuz aşkı şüpheye mahal vermeyecek şekilde açıklayan Fleur Delacour’dan etkilenen Tonks, Remus’a olan duygularını cesaretle herkesin içinde söyledi; o da beslediği derin aşkı itiraf etmek durumunda kaldı. Remus bencilce davrandığına ilişkin duyduğu sonu gelmeyen endişelerine rağmen; İskoçya’nın kuzeyinde, civar bir büyücü tavernasından çağrılan şahitlerin huzurunda Tonks’la sessizce evlendi. Ona vurulan damganın eşinin hayatına zarar vermesinden hala endişelendiği için, evliliklerini herkese duyurmak istemedi. Düşlerindeki kadınla evlenmenin mutluluğu ve başlarına neler açmış olabileceğinin korkusu arasında dolanıp durdu.


Baba Oluşu
Evliliklerinden haftalar sonra Remus, Tonks’un hamile olduğunu fark edince bütün korkuları gün yüzüne çıktı. Yaşadığı durumu masum bir çocuğa aktarmış olduğuna ve Tonks’u annesiyle aynı kaderi yaşamaya mahkum ettiğine kendisini inandırdı; o da sürekli taşınacak, hiçbir yere yerleşemeyecek, her gün daha da saldırganlaşan çocuğunu gözlerden uzak tutmaya çalışacaktı. Derin vicdan azabıyla kendisini suçlayan Remus, Tonks’u karnında bebeğiyle bırakıp evi terk etti. Harry’yi bulup, sıradaki ölüme meydan okuyan serüveninde ona refakat etmeyi önerdi.

Remus’u şaşırtıp gücendiren bir şekilde, on yedi yaşındaki Harry teklifi reddetti hatta öfkelenip onur kırıcı laflar sarf etti. Eski öğretmenine bencil ve sorumsuzca hareket ettiğini söyledi. Remus karakterine ters şekilde saldırgan bir karşılık verdi ve orayı öfkeyle terk edip Çatlak Kazan’ın bir köşesine içmek ve duman solumak üzere sığındı.

Yine de birkaç saat iyice düşününce, eski öğrencisinden değerli bir ders aldığını kabul etmesi gerekti. James ve Lily ölürken bile Harry’den ayrılmadılar diye düşündü. Kendi öz anababası Lyall ve Hope aileyi bir arada tutma pahasına huzurlarından ve can güvenliklerinden vazgeçmişlerdi. Yerin dibine giren Remus handan çıkıp karısına geri döndü, bağışlanmak için yalvardı, ne olursa olsun onu bir daha asla terk etmeyeceğine dair söz verdi. Tonks’un gebeliğinin geri kalanında Remus, Zümrüdüanka Yoldaşlığı görevleri üstlenmemeye çalışıp, eşinin ve anne karnındaki çocuğunun güvenliğini birinci önceliği haline getirdi.

Lupinlerin oğlu Edward Remus (‘Teddy’) ismini, Remus’un yakın geçmişte hayata gözlerini yuman kayınpederinden almıştı. Doğduğunda sevindirici şekilde hiçbir likantropi belirtisi göstermemesi hem annesinin hem de babasının içine su serpti, yine de annesinin istediğinde fiziksel görünümünü değiştirebilme yeteneğini miras almıştı. Teddy’nin doğumunun gecesinde Remus, olaylı karşılaşmalarından bu yana Harry’yle ilk kez görüşmek üzere, Tonks ve oğlunu kayınvalidesine emanet edip kısa bir süreliğine yanlarından ayrıldı. Harry’den Teddy’nin vaftiz babası olmasını istedi. Onu evine, yegane saadeti bulduğu ailesine döndüren kişiye karşı bağışlanmak ve minnet dışında hiçbir duygu gütmüyordu.


Ölümü
Voldemort’a karşı verilen son mücadelede Tonks ve Remus bir kez daha Hogwarts’a geldi, minik oğullarını anneannesine emanet etmişlerdi. Savaşın kazanan tarafı Voldemort olursa, ailece ortadan kaldırılacaklarının farkındaydılar, her ikisi de Zümrüdüanka Yoldaşlığının bilinen üyeleriydi; Tonks zaten Ölüm Yiyen teyzesi Bellatrix Lestrange tarafından hedef bellenmişti ve oğulları saf-kanlıktan fazlasıyla uzaktı; çok sayıdaki Muggle akrabanın yanı sıra bir miktar da kurt adamlığa sahipti.

Ölüm Yiyenlere karşı sayısız çatışmadan sağ çıktıktan ve bir sürü zorlu duruma rağmen cesur ve ustaca savaştıktan sonra Remus Lupin’in sonu; Voldemort’un en kıdemli, davasına en bağlı ve en sadist ruhlu Ölüm Yiyenlerinden birinin, Antonin Dolohov’un ellerinden geldi. Mücadeleye atıldığı sıralarda Remus, artık üstün performans sergileyebilecek durumda değildi. Aylardır olayların göbeğinde yer almaması, saklanma ve korunma amaçlı olanlar dışında pek büyü kullanmaması düello becerilerini köreltmişti. Karşısına Dolohov gibi, öldürüp yaralayarak geçirdiği ayların neticesinde savaşa yontulmuş usta bir rakip karşısında refleksleri zayıf kaldı.

Ölümünden sonra Remus Lupin’e Birinci Sınıf Merlin Nişanı verildi, bu şerefe nail olmuş ilk kurtadamdı. Hayatı ve ölümü kurt adamların adındaki lekeyi ciddi ölçüde temizledi. Onu tanımış olanlar, onu hiç unutmadı: cesur, nazik, en zor zamanlarda bile elinden gelenin en iyisini yapabilmiş, sayısını bilemeyeceği kadar çok kişinin hayatını güzelleştirmiş bir adam.


J.K. Rowling’in Düşünceleri
Remus Lupin, Potter serisi boyunca en sevdiğim karakterlerden biriydi. Bunları yazmak tekrar ağlamama sebep oldu çünkü onu öldürmek yaparken hoşlandığım yaptığım bir şey değildi.

Lupin’in likantropiden (kurtadam olma durumu) muzdarip oluşu, HIV ve AIDS gibi kötü bir ün taşıyan hastalıklara yaptığım bir benzetmeydi. Görünüşe göre kan yoluyla bulaşan hastalıklar, muhtemelen kanın kendisinin zaten taşıdığı tabular nedeniyle, türlü türlü boş inanışlarla çevrelenmiş. Büyücü topluluğu da histeri ve ön yargıya Muggle’lar kadar meyilli, Lupin karakteri de bana bu tutumu eleştirme şansı sundu.


Harry’ye bu zor ve sıra dışı beceriyi öğreten kişi olmasına rağmen Remus’un Patronus’u kitaplarda hiç geçmedi. Patronus’u esasen bir kurt – normal bir kurt, kurt adam değil. Kurtlar aile merkezli yaşar ve saldırgan değillerdir, ancak Remus ona hep acısını hatırlatan Patronus’unun şeklinden hoşlanmıyordu. Kurtlar hakkındaki her şeyden iğreniyordu, o da çoğu zaman Patronus’unu kasten biçimsiz şekilde üretiyordu, hele ki etrafta görebilecek birisi varsa.

16 Aralık 2015 Çarşamba

‘Fantastik Canavarlar’ Fragmanını İzleyin

İlk ‘Fantastik Canavarlar’ fragmanı elimize düştü. Büyük fragman incelememiz için okumaya devam edin.

Herkes oturduğu yerde rahatsa başlayalım…



Az etkisinden çıkın. Analizimize başlayalım öyleyse, değil mi?



Kasvetli bir gümbürtünün sonrasında, karanlıklardan bir fısıltı duyuyoruz: ‘Lumos Maxima’. Ses Newt’a ait, ama bu kadar parlak bir ışığa nerede ihtiyaç duyabilir ki?



Bir kez daha ‘Lumos Maxima’, sonra büyü gümüşi-mavi şeritler halinde aniden ekrana yayılıyor. Kesinlikle büyücülük dünyasına geri dönmüşüz.




Amanın, bu hayra alamet görünmüyor. Tina Goldstein (Katherine Waterson) elinde Newt’ın valiziyle, saygın görünüşlü cadı ve büyücülerle dolu, kocaman, gotik tarz bir salonda duruyor. Bu yer de neyin nesi ve Tina neden bu kadar gergin? Düşünüce, neden Newt’ın valizi onda ki?

Bu sahneden sadece salonun duvarındaki, önemli diyebileceğimiz büro nişanını yakalıyoruz. Bunu fark eden sadece biz miyiz yoksa bu kadar büyücü sadece Quidditch ya da disiplin duruşmaları söz konusu olduğunda mı bir araya toplanıyor? Hiç ortaları yok.



‘Bir büyücü dün, elinde bir valizle New York’a ayakbastı…’

Bahsi geçen büyücünün kim olabileceği hakkında bir fikrimiz var. Yaptığınız cesaret ister Bayan Goldstein – ciddi büyüklükte bir kalabalığın karşısındasınız. Zemindeki sembolün anlamı da ne? Başındaki eşsiz aksesuarla Tina’nın önünde tepkisizce duran siluet de kim ola?




Amerika Birleşik Devletleri Sihir Konseyi’nin görkemli mührünün önünde Carmen Ejogo tarafından canlandırılan Seraphina karakteri duruyor. Bu da bizi hikayedeki rolü hakkında meraklandırıyor.

Tam halini ilk kez gördüğümüz MECUSA logosu beklentilerimizi karşılıyor: haşmetli bir Anka, altın rengi alevlerden yükseliyor; yıldızlar ve şeritler – Amerikan büyücülüğü her yerden fışkırıyor. Lafı açılmışken, ilgilenenler için 48 yıldız saydık – hoş detay.




‘Sihirli yaratıklarla dolu bir valiz…’

Woolworth Binası’nın önünü görüyoruz. Elbette MACUSA karargahının kendisi, Sihsizlerin gözlerinden gizlenmiş.



Gri takım elbise giymiş birisine ait bu kol Tina’nın mı? Yoksa Newt’ın valizi başka birisinin eline daha mı düşüyor? Eşyalarına sahip çık Scamander!



‘…ve ne yazık ki aralarından bazıları kaçtı…’

Deme be. Percival Graves (Colin Farrell) olay yerini inceliyor. Farrell’ın önemli bir MACUSA Seherbaz’ı kılığına bürünmüş halini ilk kez görüyoruz.



Bir kükreme mi duydum? Neyden geldi o kükreme? Ve inilti? Bir inleme duyduğuma eminim.



‘Açık mı kalmış?’



‘Azıcık’ Bir J.K. Rowling klasiği.

Burası neresi? Newt’ın New York’ta kaldığı pansiyon mu? Seyahat halindeki bir Sihirliyaratıkbilimci’nin yatağı olduğu düşünülünce ne kadar da mütevazı.




Newt, New York sokaklarında ulu orta büyü yaparken Tina’nın ‘Bay Scamander!’ şeklindeki çığlını duyuyoruz. Amerikan büyücülük topluluğunun, İngilizlerinkinden daha gizli olduğunu bildiğimize göre, bu cesaret isteyen bir hamle. Böyle büyük bir riski neden alsın ki?

Newt’ın arkasındaki, elinde onun valiziyle Jacob (Dan Fogler). Yine mi Newt? O şeye mukayyet olmalısın.




Kulağa Harry Potter serisinin ana parçasından bir şeyler hatırlatıyor ama daha önce hiç duymadığımız bir şekilde. Lumos yaşasın Maxima!

İşte Fantastik Yaratıklar Nelerdir, Nerede Bulunurlar dünyasına attığımız ilk adım. Önümüzdeki aylarda daha da fazlasını sizlere sunacağız. 

11 Kasım 2015 Çarşamba

Asa Özleri

Mr Garrick Ollivander tarafından kullanılan başlıca üç asa özünün kabiliyetleri ve nitelikleri üzerine verilen açıklamalar, Mr Ollivander’ın şahsi notlarından alınmıştır.

Meslek hayatımın ilk yıllarında bir asa yapımcısı olan babamı, kelpi* tüyü gibi asa özü olmak için yetersiz materyallerle boğuşurken gördüğümde, aile mesleğini devralacağım gün geldiğinde en etkili asa özlerini belirleyip yalnızca onlarla çalışma isteğiyle dolmuştum. Bunda başarılı oldum. Çok sayıda deneme ve araştırmanın sonucunda, yalnızca üç materyalin meşhur Ollivander ismini taşımasından gurur duyacağım kalitede asalar meydana getirdiği sonucuna vardım. Bunlar: tek boynuzlu at kılı, ejderha yüreği telleri ve anka kuşu teleği. Bu fiyatça yüksek ve nadide materyallerin her biri bambaşka özelliklere sahip. Yazının devamında en üstün üç öz hakkında yaptığım incelemelerin kısa bir özeti yer alıyor. Okuyanlar akıllarının bir köşesinde bulundurmalı ki her bir asa; ağacından, özünden ve sahibinin hayat tecrübeleriyle karakterinden meydana gelen bir bütündür. Bu faktörlerin her biri eşit derecede önemli ya da biri diğerinden baskın olabilir; yani okuyacağınız yargılar son derece karmaşık bir özne olan asaların fazlasıyla yüzeysel bir değerlendirmesidir.

Tek Boynuzlu At
En ahenkli büyüleri genellikle tek boynuzlu at kılı üretir. En az bocalama ya da sihir tıkanması bu özde yaşanır. Özü tek boynuzlu at kılı olan bir asayı Karanlık Sanatlar'a adamak genellikle çok zordur. En sadık asalar bu öze sahiptir ve başarılı bir büyücü olsun ya da olmasın ilk sahiplerine sıkı sıkıya bağlıdırlar.
Tek boynuzlu at kılına sahip asaların ufak bir dezavantajı en güçlü büyüleri yapamamaları (ancak kullanılan ağaç bu eksikliği kapatabilir) ve aşırı derece yanlış kullanılırlarsa bunalıma girmeye meyilli oluşları, yani kıl ‘ölebilir’ ve yeni bir özle değiştirilmesi söz konusu olabilir.


Ejderha
Ejderha yüreği tellerine sahip asalar genellikle en büyük gücü barındırır ve en göz alıcı büyüleri üretir. Diğer özlere sahip asalardan daha çabuk öğrenirler. İlk sahiplerinden düello sonucu kazanılmışlarsa eski sadakatlerini bozabilirler, halihazırdaki kullanıcılarına ise her zaman, son derece bağlıdırlar.
Bu yolu kendi iradesiyle seçmemekle birlikte, Karanlık Sanatlar’a en hızlı ayak uydurduğu gözlenen asa özüdür. Ayrıca üç asa özü içinde en fazla aksilik yaşatandır, biraz deli doludur.


Anka
En nadir asa özüdür. Anka teleği fevkalade boyutta sihirler yapabilir ancak bunu sergilemesi tek boynuzlu at veya ejderha özlerine kıyasla, daha uzun sürer. En fazla inisiyatif alan çekirdektir, zaman zaman kendi iradesiyle karar verebilme yeteneğine sahiptir; çoğu cadı ve büyücü bu özellikten hoşlanmaz.
Anka öz, dünyadaki en özgür ve bağımsız canlılardan birinden alındığından, sahip edinmek söz konusu olduğunda bu asalar son derece zor beğenirler. Ehlileştirmek, kendine uydurmak açısından en zorlu asalardır, sadakatlerini kazanmak çetrefillidir.


*Kelpiler şekil değiştiren yaratıklardır. Çoğunlukla, yeleleri uzun tüyler yerine hasır sazlarından oluşmuş bir at şeklinde karşınıza çıkarlar. Dikkatsiz yaklaşmanız ölümle sonuçlanabilir.

Film için tasarlanmış Ölüm Yiyen asalarından üçü

10 Kasım 2015 Salı

Fantastik Canavarlar Logosunun Gizemleri

Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar logosu vahşi hayata salındığına göre biz de Warner Bros.’un tasarım ekibiyle bu sanat eserini yaratmaları hakkında lafladık.  

Fantastik Canavarlar gerçek. Çekimleri devam ediyor ve yapımcıların elindeki bu yepyeni esrarengiz logoyu filmin öncesinde görme fırsatını yakaladık.


Net olarak görülen bir şey var: logo açık şekilde J.K. Rowling’in Büyücülük Dünyası sınırları dahilinde, yine de apayrı bir canavar.

Film 2016 Kasımında gösterime girmeden evvel şifrelerini kırmak haddinden fazla eğlenceli olacak. Tasarım ekiplerinden biriyle süreç hakkında konuştum: ‘Söz konusu Harry Potter iken ortada kitaplar vardı ve hayranları filme taşınan şimşek şeklinin ne anlama geldiğini biliyordu. Fantastik Canavarlar’da ise J.K. Rowling’in parça parça yazıları var ancak öykü tam bir sır. Bir muamma söz konusu.’

Karşımdaki delikanlı, kafamda yeni soru işaretleri meydana getiriyor.

Coşkuyla ‘Ve bu heyecan verici bir şey’ diyor. ‘Bizler de hayranlardan bazıları olarak, bunun eğlencenin bir parçası olduğunu söyleyebiliriz. Tasarım sahipleri olmasaydık, logoyu ilk gördüğümüzde bizleri ne heyecanlandırırdı? Bakış açımız bu olmalıydı. Birçok kişinin kendine özgü düşünme şekline hitap etmek istiyorsunuz, ama söz konusu logoyken – herkesin anlayabileceği bir şey yapmalısınız.

Harry Potter’ı düşündüğünde logosu hemen aklına geliyor: Sapı şimşek şeklindeki bir ‘P’ve kelimelerin görüntüsü. Bu logonun da aynı dünyanın bir parçası izlenimi yaratmasını istedik. Markalaşmış tasvirden izler taşıdığı halde yeni ve özgün bir şey ortaya çıkarmaya uğraştık. Fantastik Canavarlar’a yaraşır tarzda bir şey.’

Öyleyse ilham aldıkları canavarlar hangileriydi? Spoiler vermemek adına tasarım ekibi ağzını sıkı tuttu, ancak söylediklerine göre ‘S’ harfi filmde yer alan bir yaratıktan uyarlanmış.

‘Logo pek çok canavarın karışımı, sadece birinin aktarılması değil. ‘S’ harfinde kullandığımız fikri bulmak heyecan vericiydi. Sonrasında düşündük ki diğer harfleri de pençeler ya da kaburgalar sayesinde vurgulayabiliriz – ‘S’ harfi başta olmak üzere, diğer yaratıklara yönelik ipuçları ekleyebiliriz. ‘

Duymuş olabileceğiniz gibi Fantastik Canavarlar, Çılgın Yirmiler’de geçiyor – tasarımla uğraşan herkes için zengin bir alan. Peki ellerinin altındaki Caz Çağı dekorları, onları baştan sona o dönemi yansıtan bir ürün ortaya koymaya teşvik etmiş miydi?

‘1920lerdeki New York’u aklınıza getirdiğinizde mimaride art deco akımı ve metro sistemiyle, gelişim aşamasındaki bir büyük şehirle karşılaşıyoruz. Çılgın Yirmiler kendisinden bir şeyler koparabileceğiniz görsel bir imaja sahip, ancak J.K. Rowling’in penceresinden o dünyayı ne şekilde görürdünüz? Logonun akılda yer etmesini ve her döneme uygun görünmesini gerekiyordu. Yani art deko akımı ve 1920ler ruhu aklımızın bir köşesinde olmakla birlikte, hikayenin tam olarak nereye varacağını bilmiyoruz.’

Sahiden nereye gidiyoruz?..

Pottermore Muhabiri

Fantastik Canavarlar film logosunun diğer diller için hazırlanmış versiyonları
üstlerine tıklayarak büyütebilirsiniz

9 Kasım 2015 Pazartesi

Asalarda Uzunluk ve Esneklik


Asaların uzunlukları ve esneklikleri hakkında verilen bilgiler asa yapımcısı Mr Garrick Ollivander’ın konu üzerinde notlarından derlenmiştir.

Pek çok asa yapımcısı asanın uzunluğunu basitçe, kullanıcının cüssesine paralel şekilde seçer ancak bu yüzeysel bir ölçüttür ve çoğunlukla işe yaramadığı net olarak görülür. Tecrübelerime göre uzun asalar, uzun boylu büyücülerin eline yakışsa da; yüce bir kişiliğe sahip, daha rahat ve çarpıcı türde büyüler yapan bireyleri seçme eğilimindedirler. Orta boy asalar ise, daha zarif ve şık büyülere uygundur. Yine de asalarla ilgili hiçbir unsur tek başına değerlendirilmemelidir. Ağacın türü, öz ve esneklik de aynı derecede önem taşıyabilir ya da asa boyunun etkilerini güçlendirebilir.
Asa uzunlukları genellikle 23–36 cm aralığındadır. Fazlasıyla kısa (20 cm ve altı) veya çok uzun (38 cm ve üzeri) asalar satmış olmakla birlikte, bu fazlasıyla ender rastlanan bir durumdur. Çok uzun asaların gerektiği durumlarda asa sahibinin fiziğinde bir aşırılık söz konusudur. Bununla birlikte, göze batacak kadar kısa asalar boyu kısa kişileri değil de, karakterinde bazı eksiklikler taşıyanları seçer (uzun asalarla eşleşmiş çok sayıda ufak cadı ve büyücü vardır).
Asanın esnek ya da sert olması, asa ve sahibinin içindeki uyum yeteneğinin, değişikliklere duydukları isteğin bir göstergesidir. Lakin tekrar ediyorum, bu bilgi ne asa ağacından, özünden, uzunluğundan; ne de asa kullanıcısının hayat tecrübelerinden ve sihir tarzından ayrı şekilde ele alınmamalıdır. Bunların her biri bahsi geçen asayı eşsiz hale getiren faktörlerdir. 

Film için tasarlanmış Ölüm Yiyen asalarından üçü

8 Kasım 2015 Pazar

Bu Hafta ‘Fantastik Canavarlar’ Hakkında Öğrendiklerimiz


Oldukça heyecanlı bir hafta geçirdik

Eddie Redmayne’i, Newt Scamander olarak ilk kez gördük ve filmin fazlasıyla özel logosunu keşfettik, ayrıca filmle ve Kuzey Amerikalı büyücülerle ilgili öğrendiğimiz O KADAR ÇOK şey var ki, nerden başlasak…


Amerikalılar Muggle yerine ‘Sihsiz’ diyor
Kuzey Amerika’nın sihirden yoksun bireyleri ‘Sihsiz’ olarak nitelendiriliyor.

Amerikan’da Sihir Bakanlığı’nın yerini MACUSA alıyor
Amerika Birleşik Devletleri Sihir Konseyi anlamına gelen MACUSA’nın (Magical Congress of the United States of America’nın kısaltması, yazılışı ve okunuşu akla, bakışları taşa çeviren Yunan mitolojisi karakteri, Medusa’yı getiriyor) merkezi Manhattan’daki Woolworth Binası’nda ve kendi özel kaşesi var.

Amerikan cadı ve büyücüler varlıklarını gizli tutuyor
Kuzey Amerika büyücü topluluğunun, Sihsiz’lerin gözlerinden son derece uzakta yaşamalarında Salem cadı mahkemelerinin büyük payı var.

Newt’ın yaşadığı zaman diliminde, fanatik örgüt İkinci Salemciler dışında, Sihsiz’lerin büyük bölümü cadı ve büyücülerin gerçekliğine inanmıyor. Örgütün lideri Mary Lou (Samantha Morton tarafından canlandırılıyor) Amerika’da gerçekleşen sihirsel aktiviteleri gözler önüne serip, ortadan kaldırmak istiyor. Mary Lou’nun oğlu Credence (Ezra Miller tarafından canlandırılıyor) sorunlu bir karakter.

Olaylar 1926’da geçiyor
Filmin 1920’lerde geçtiğini önceden biliyorduk ancak şimdi elimizde tam yıl var. Çılgın Yıllar – peki bu hikayede neleri etkileyebilir?

Newt’ın efsunlu bir valizi var
Bir Sihirli-yaratık-bilimci seyahatleriyle işini nasıl bir arada götürür? Elbette işini de beraberinde taşır. Newt Scamander’ın valizi, içi dışarıdan göründüğünden çok daha geniş olacak şekilde büyülendi. ABD gümrüğünde sorun yaşamamak için Newt’ın, valizin özel içeriğini Sihsiz’lerin gözlerinden gizlemesini sağlayan bir düğmeye dokunması yeterli.

Canavarlar kaçıyor
Efsunlu valizindeki canavarlar oradan kaçınca, Newt’ın başı Amerika büyücülük otoriteleriyle derde giriyor, sonrasındaysa yolları Graves’le kesişiyor.

Sen bir büyücüsün Colin
Colin Farrell MACUSA’nın önde gelen bir Seherbaz’ı, AB büyücülük topluluğu liderinin sağ kolu Graves rolünde.

Tina Goldstein bir MUCUSA çalışanı
Porpetina Goldstein MACUSA için çalışan genç bir cadı. Yanlış kişiyi desteklediğinden dolayı yeteneklerinin ve hedeflerinin çok altındaki bir işe atanmış.

'Fantastik Canavarlar'dan Tina rolünde Katherine Waterston ve Newt rolünde Eddie Redmayne, fotoğrafçı: Jaap Buitendijk


Queenie Goldstein bir Zihnefendar
Tina’nın kardeşi bir başkasının zihninden duygu ve anılarını bulup çıkarma yeteneğine sahip – üstün bir beceri.

Asalar belirlenirken oyuncuların fikrine danışıldı
Eddie Redmayne, Newt karakterinin basit, ahşap bir asa kullanacağından eminken, Katherine Waterston daha çekici büyüler yapabilmek adına heybetli bir asa tercih etti. Colin Farrell’ın alıştırma yapmak için bir deneme asası bile var.

Filmin biri Sihsiz olan dört arkadaşın çevresinde dönüyor
Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar sadece Newt’la ilgili değil; ayrıca Tina, Queenie ve azimli fırıncı Jacob’ı da konu alıyor – büyücü olmadığı halde ana karakterler arasına girebilmiş ilk kişi. Filmin başında sevgilisinden henüz ayrılmış olan Jacob, Newt’la birlikte büyücülerin varlığını keşfediyor ve onlara kapılıyor.

Sahnelerden biri, Harlem’deki bir speakeasyde geçiyor
Fantastik Canavarlar’ın bir sahnesi gizlice içki satan bir meyhanede yaşanıyor. Filmin geçtiği 1926 yılı tam da Amerika’da alkollü içki alım satım yasağının yürürlükte olduğu, içkini kaçak olarak pazarlandığı Prohibition döneminin ortasına denk geliyor. Yasağın neticesinde, sadece New York’ta bile binlerce gizli bar türemişti. Peki, bahsi geçen müessesenin hedef kitlesi cadılar ve büyücüler miydi yoksa Sihsiz’ler mi?

‘Fantastik Canavarlar’ az kalsın yalandan bir belgesel olacaktı
Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar kitabında 75 sihirli yaratık türü geçiyor ancak hiçbir olay örgüsü yok. Filmin yapımcıları ilk önce sahte bir belgesel çekmeyi düşünmüşler ancak J.K. Rowling bunu öğrenince başka bir fikir önermiş ve yazmaya koyulmuş. Daha önce hiç senaryo yazmadığı halde sonraki iki devam filmini kafasında kurmuş bile.
Gerçi şimdi de kafamızda ‘saygın bir seslendirme sanatçısının anlatımında, Hippogriff’lerin çiftleşme dönemini izlemek nasıl olurdu’ diye bir soru işareti kalmadı değil.

Eddie Redmayne tüm Harry Potter kitaplarını okumuş
Sevgili Eddie Redmayne, Harry Potter hikayelerini okumuş ve filmlerini izlemiş. J.K. Rowling daha senaryoyu tamamlamadan yaklaşık beş ay önce, Newt Scamander rolü için teklif götürüldü. İngiliz aktör ayrıca, rolüne hazırlanırken hayvan bakıcıları ve hayvanat bahçesi görevlileriyle birlikte çalışmış.

Fantastik Canavarlar' filminden Newt rolündeki Eddie Redmayne, fotoğrafçı: Jaap Buitendijk



Fazla mı HEYECANLIYIZ? Emin olun öyleyiz.

7 Kasım 2015 Cumartesi

Asa Ağaçları, İkinci Bölüm (K-Z)

Eski Pottermore'da renklerine göre asalar


Kara Ceviz 
Black Walnut
Normal ceviz asalara kıyasla ender rastlanan kara ceviz asalar, kuvvetli içgüdülere ve keskin sezgilere sahip biri tarafından hükmedilmek isterler. Epey kaliteli bir ahşaba sahip kara ceviz asaları kullanmakta ustalaşmak kolay değildir. İçsel çatışmalar konusunda aşırı duyarlı olan bu asaların en göze çarpan garipliği; sahipleri kendi kendilerini kandırmaya biraz olsun yaklaştığında, güçlerinin büyük kısmını kaybetmeleridir. Cadı ve büyücülerin, ellerinde olmayan sebeplerden veya bile isteye, kendilerine veya çevrelerine karşı dürüst davranmamaları halinde; asa yeterince iyi çalışamaz ve kendine güvenini geri kazanabilmesi için, ona yeni bir sahip bulunması gerekir. Samimi, kendini bilen kişilerin ellerinde ise olabilecek en sadık ve etkileyici asaya dönüşürler. Her türlü tılsımı yapmakta özel bir yeteneğe sahiptirler.


Karaağaç 
Elm
Karaağaç asaların yalnızca safkan büyücülerin ellerinde sihir yaptıklarına dair asılsız söylenti kesinlikle, safkan olduğunu kanıtlama ihtiyacı hisseden ve karaağaçtan asa kullanan biri tarafından çıkarıldı. Şahsen, karaağaç asalarla mükemmel eşleşen Muggle-doğumlular tanıyorum. İşin doğrusu bu asalar bir duruşu olan, sihirsel el becerisine ve doğuştan gelen sarsılmaz bir asalete sahip kişileri tercih eder. Gördüğüm kadarıyla karaağaç, tüm asalar arasında kazalara en az sebebiyet veren. Gülünç hataları en aza indirip, en nefis tılsım ve büyüleri ortaya koyduklarından dolayı seçkin asalardır. Ehil ellerde (Safkan kafasında olanlar için bir diğer imrenilesi vasıf) fazlasıyla üstün bir sihir yeteneği kazanırlar.


Karaçam 
Larch
Güçlü, dayanıklı, sıcak bir renge sahip karaçam, göz alıcı ve etkili bir asa olarak uzun yıllardır değer görür. Kullanan kişiye cesaret ve özgüven aşılayan bir asa olarak bilinmesi; stokların her daim tükenmesini garanti altına almıştır. Gel gelelim, yüksek rağbet gören bu asa, konu uygun bir eş bulmaya gelince çok seçicidir ve kullanıcılarına, çoğu kişinin aklına bile gelmeyecek kurnazlıklar yapar. Tıpkı onlara layık sahipler gibi, karaçamdan yapılma asaların her zaman beklenmedik bir güce ve gizli marifetlere sahip olduğunu düşünüyorum. Karaçam asaya uygun cadı ve büyücülerin sahip oldukları büyük potansiyeli asalarıyla eşleştikten sonra keşfettikleri sıkça gözlenir, yeteneklerinin farkına varmalarından sonra ise fevkalade bir ikili meydana gelir.


Kavak 
Poplar
'Tutarlılık bulmak istiyorsan, aramaya kavak ağaçlarından başla’ dedem Gerbold Ollivander’ın ünlü bir lafıydı, gördüğüm kadarıyla da kavaktan asalar ve onların sahipleri dedemin teziyle birebir örtüşüyor. Belirgin bir ahlak anlayışına sahip cadı ve büyücülerin yanında her daim mutlu, istikrar ve dayanıklılık sahibi, kitabına uygun işleyen, bel bağlayabileceğiniz bir asa. Kavak asaların asla bir politikacıyı seçmediğine dair, az sayıda asa yapımcısının bildiği, eskilerden kalma bir geyik vardır. Büyük işler başarmış Sihir Bakanları’ndan ikisi, Eldritch Diggory ve Evangeline Orpington’ın; Ollivander-yapımı, kaliteli kavak asalar kullanmış olduklarını bilmemeleri, bu sözü kullananların içler acısı cehaletlerini ortaya koyuyor.


Kayın 
Beech
Kayın ağacı asaların denkleri: yaşından daha olgun gençler ile üstün bir zekaya ve engin tecrübelere sahip büyüklerdir. Öğrenmeye kapalı ve hoşgörü sahibi olmayan kişiler tarafından kullanıldıklarında cılız sihirler yaparlar. Gerekli nitelikleri barındırmadıkları halde kayın asa kullanan (bu çok beğenilen, zengin renklere sahip ve bir hayli talep edilen ağaca göz diken) nice cadı ve büyücü, asalarının kötü performansının neden kaynaklandığını öğrenmek için soluğu benim gibi bilgili asa yapımcılarının yanında almıştır. Doğru eşleştirilmiş bir kayın asa tıpkı methedildiği gibi, diğerlerinde pek rastlanmayan bir ustalık ve sanat güzelliği sergiler.


Kestane
Chestnut
Karakteri asa özüne bağlı olarak fazlasıyla değişen ve sahibinin kişiliğinden büyük izler taşıyan oldukça tuhaf, çok yönlü bir asa ağacı. Sihirli canavarları ehlileştirmek konusunda marifetli, Bitkibilim’de doğuştan çok yetenekli ya da uçmak için yaratılmış cadı ve büyücüleri ilgi çekici bulur. Ancak özü, ejderha yüreği tellerindense; nerden nasıl geleceğini umursamaksızın lükse aşırı düşkün maddiyatçı kişilere uygun bir asa haline gelir. Diğer taraftan Büyüceşura’nın peş peşe gelen üç başkanı, tek boynuzlu at kılıyla kestane ağacından yapılma asalar kullanmıştı. Buradan kestanenin tek boynuzlu at kılıyla bir araya getirildiğinde hukukun her dalıyla ilgilenen büyücülere yöneldiği görülebilir.


Kiraz 
Cherry
Nadir bulunan bu asa ağacından üretilen asalar alışılmamış güçlere sahiptir. Kiraz ağacından asası olan kişilere özellikle saygı duyulan Japonya’daki Mahoutokoro büyücülük okulu öğrencileri tarafından bilhassa ilgi görürler. Amerikalı müşteriler, pembe çiçek açan ağaçlardan yapılma asaların işe yaramaz veya süs amaçlı olduğuna dair düşünceleri kafalarından atmalı, neticede kiraz ağacından asalar, sahip oldukları öz fark etmeksizin çoğunlukla, öldürücü bir güce sahiptirler. Ayrıca özü ejderha yüreği teli olan kiraz asaların özdenetimi son derece kuvvetli ve aklı yerinde büyücülerle eşleştirilmemesi, kötü sonuçlar doğuracaktır.


Kızılağaç 
Alder
Kızılağaç dik başlıdır ancak uygun sahiplerinin dediğim dedik veya inatçı kişiler değil de; yardımsever, anlayışlı ve çok sempatik büyücüler olduklarını fark ettim. Çoğu asanın güçlerini gösterebilmek için, eşlerinde karakter açısından benzerlikler aradığını dikkate alırsak; kızılağaç asaların tamamen zıt mizaçta değilse bile, oldukça farklı huylara sahip bireyleri seçmesi alışılmışın dışında. Sahibinden memnunsa ihtişamlı, sadık bir can yoldaşına dönüşür. Bütün asalar içinden sözsüz büyülere en uygun düşmesi, aşmış cadı ve büyücülere yaraşır bir asa olma şöhretini de beraberinde getirir.


Kızılcık 
Dogwood
Şahsen en beğendiğim asa ağaçlarındandır ve kızılcık bir asayı doğru sahibiyle buluşturmak her zaman eğlencelidir. Enteresan ve muziptirler; şen asalardır, coşku ve eğlence olanağı sunacak kullanıcılar bulmakta kararlıdırlar. Ancak bu asaların istenildiğinde ciddi büyüler yapamayacakları sonucuna varmak son derece yanlıştır; zor şartlar altında nefes kesen büyüler sergiledikleri bilinir. Kızılcığa uygun şekilde zeki ve yaratıcı cadı ve büyücüler, göz kamaştırıcı tılsımlar yapabilirler. Çoğu kızılcık asanın tuhaf bir zayıf noktası ise sözsüz büyüler yapamamaları ve genelde çok gürültü çıkarmaları.


Kızıl Meşe 
Red Oak
Kızıl meşe asanın tahammülsüz karakterinizin şaşmaz bir göstergesi olduğuna dair cahilce lafı sık sık duyabilirsiniz. İşin gerçeği kızıl meşe asaların doğru eşlerinin, olağanüstü hızda reflekslere sahip olduğu, dolayısıyla kızıl meşenin düellolar için mükemmel asalar çıkardığıdır. Saplı meşeye kıyasla daha ender rastlanır. Kızıl meşe asalara uygun sahipler elleri marifetli, zeki, kolay adapte olabilen; sıklıkla kendine özgü, karakterinden parçalar taşıyan büyüler icat eden; bir mücadelede yanınızda isteyeceğiniz türde düzgün insanlardır. Kendi zevkimce en güzel asalardan biridir.


Köknar 
Fir
Muhterem dedem Gerbold Octavius Ollivander, bu ağaçtan ‘kazazedelerin asaları’nın çıktığını söylerdi çünkü köknar asa sattığı üç büyücü, sonrasında ölümcül bir tehlikeyi tek çizik bile almadan atlatmış. Ağaçların en dayanıklısından yapılma bu asa, elbette ki gerçek sahibinde sağlam irade ve kararlılık bulmak ister. İstikrarsız ve tereddütlü kişilerin ellerinde işe yaramaz hale gelirler. Biçimdeğiştirme konusunda özellikle yeteneklidirler ve odaklanmakta sorun çekmeyen, azimli, yer yer aşırı önlemler alabilen sahiplere iltimas gösterirler.


Ladin 
Spruce
Acemi asa yapımcıları ladine zor ağaç derler ancak bunu derken daha çok kendi beceriksizliklerini afişe ederler; olayın aslı, ladini işlemenin özel bir yetenek gerektirdiğidir. Ladinden yapılan asa ihtiyatlı veya gergin kişilerle yakışmaz ve beceriksiz ellere bırakılması kesinlikle çok tehlikelidir. Ladin asa kararlı birine ihtiyaç duyar yoksa sıklıkla gözlendiği üzere, hangi büyüyü yapacağına kendisi karar verir. Ancak gerçek sahiplerini – cesur büyüler yapmaktan çekinmeyen ve kaliteli bir mizah anlayışına sahip büyücüler olduklarını söyleyebilirim – bulduklarında harikulade bir yardımcı haline gelirler, kullanıcılarına son derece sadıktırlar. Yaptıkları büyüler etkileyici ve göz alıcıdır.


Mürver 
Elder
Tüm asa ağaçlarının en nadidesi, adı büyük uğursuzluklarla anılan mürver asaya hakim olmak diğer herhangi bir asadan daha zordur. Çok büyük sihir gücü barındırmasının yanı sıra, sahibi olan büyücünün çevresindeki herkesten daha üstün olmamasını hakaret olarak algılar; bu asayı kısa bir süre boyunca bile zapt edebilecek büyücüler takdire şayandır. Eski hurafe ‘mürverse asan, bitmez tasan’ asanın yarattığı korkudan ortaya çıkmıştır ve aslında gerçeklerle ilgisi yoktur. Şuursuz asa yapımcılarının bu ağaçtan asa üretmemesinin esas sebebi mürveri işlemekten duydukları korku değil, mallarım elimde patlar endişesidir. İşin gerçeği, yalnızca sınırların son derece dışında kişilerin mürverle mükemmel uyumu yakalayabildiğidir. Bu eşleşmenin yaşandığı ender durumların, bahsi geçen cadı veya büyücünün kaderinin önemli olaylarla mühürlendiğinin kesin bir işareti olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, uzun yıllar süren çalışmalarım sırasında mürver asaların seçtiği kişilerin, üvez asaların seçtiği cadı veya büyücülere karşı genelde güçlü bir yakınlık duyduğunu keşfettim.


Porsuk 
Yew
Porsuk ağacından yapılma asalar çok yaygın değildir, nitekim uygun sahipleri de sıra dışı kimselerdir ve kimi zaman kötü bir şöhretleri olabilir. Porsuktan asaların beraberlerinde yaşam ve ölümün gücünü getirdiği söylenir, düşününce bu bütün asalar için geçerlidir; yine de konu düellolara ve çeşitli lanetlere gelince porsuk kendine has dehşet verici ve karanlık itibarından kurtulamaz. Fakat porsuk asa kullanıcılarının Karanlık Sanatlara diğer herkesten daha çok ilgi gösterdiğini söylemek (asa ilmine hakim olmayanların sık sık yaptığı gibi) hata olur. Porsuk ağacından asalara uygun cadı ve büyücülerin her biri amansız bir koruyucu örneği de sergileyebilir. Ağaçların en uzun ömürlüsünden yontulmuş bu asalar canilerin ellerinde görüldüğü kadar, kahramanların yanında da yer almıştır. Eski sahibiyle birlikte gömülmüş porsuk asalar genellikle, büyücünün mezarını bekleyen, yeni bir ağaca filizlenir. Tecrübelerime göre kesin olan bir şey varsa o da, porsuk ağacından asaların asla sıradan veya cesaretsiz bir büyücüyü seçmeyeceğidir.


Saplı Meşe 
English Oak
İyi günde de kötü günde de yanınızda olacak bir asa, en az onu hak edecek sahibi kadar sadık bir dost. Saplı meşeden asalar güçlü, cesur ve sadakat gösteren kişilerle eşleşmek ister. Çoğu saplı meşe kullanıcısının, güçlü önsezilere sahip oldukları ve tabiatın büyüsüyle (sihirle uğraşan herkesin, gerek büyüler gerekse zevki meseleler için, ihtiyaç duyacağı) yaratıklar ve bitkilerle aralarında bir bağ bulunduğu, herkesçe bilinmez. Kış gündönümünden yaz gündönümüne kadar geçen süre boyunca meşe ağacına, Ormanın Kralı denir ve yalnızca bu zaman dilimi içinde kesilmesi gerekir (günlerin tekrar kısalmaya başlamasıyla çobanpüskülü Kral olarak anılır ve çobanpüskülünün sadece, yılın kalan bu son döneminde toplanması doğrudur. Bu ayrışmanın “madem kızın asası çobanpüskülü oğlanın ki meşe, o halde evlilik getirmez neşe” şeklindeki, gerçeklikle en ufak bir ilgisinin olduğunu düşünmediğim, eski bir hurafenin kaynağı olduğuna inanılır). Merlin’in de saplı meşeden bir asa kullandığı söylenir (ancak mezarı hiçbir zaman bulunamadığından, bu söylentinin doğruluğu kanıtlanmamıştır).


Sedir 
Cedar
Ne zaman sedir asaya sahip biriyle tanışsam, sağlam bir karakter ve görülmemiş bir sadakatle karşılaşıyorum. Babam Gervaise Ollivander, hep ‘asası sedir olan birini kandırmak imkansızdır’ derdi, sedir asa kendisini idrak ve sezgi sahibi kişilere ait hissettiğinden bu söze katılıyorum. Şimdiye kadar tanıdığım sedir asa kullanıcıları, hele ki değer verdikleri kişiler tarafından incitilmişlerse, asla düşmanım olmasını istemeyeceğim kişilerdi, diyerek olayı babamdan bir kademe daha ileri götüreceğim. Sedir asayla doğru şekilde eşleştirilen cadı ve büyücüler, onlara düşüncesizce meydan okuyanları şaşkına çevirecek, korkutucu düşmanlara dönüşme potansiyeli taşır.


Sekoya 
Redwood
Sekoyadan asalar kullanıcılarına iyi şans getirmeleriyle bilindiklerinden, asa yapımına uygun sekoya ağaçları, talebi karşılamaya yetmez. Konu asabilimi olduğunda sıklıkla görüldüğü gibi, bu da tersinden anlaşılmış bir meseledir: esas şanslı olan sekoya asalar değil, bu asaların şevkle seçtiği; takdire layık biçimde hep dört ayak üstüne düşen, doğru kararlar alabilen, krizi fırsata dönüştürme becerisine sahip kişilerdir. Bu niteliklerde cadı veya büyücülerin ellerinde sekoya asa olduğunda, çıkan sonuç her zaman ilgi çekicidir ve bu özel ikiliyi dükkanımdan her uğurladığımda, heyecan verici maceralar duyma beklentisine kapılırım.


Servi 
Cypress
Servi asa deyince akla asalet gelir. Ortaçağın önemli asa yapımcısı Geraint Ollivander, karşısındakinin, hayatı destansı şekilde sonlanacak, bir cadı veya büyücü olduğunu bildiğinden; serviden asaları eşleştirmekten her daim onur duyduğunu yazmıştı. Neyse ki içinde olduğumuz zaman diliminde çok kan dökülmediğinden, servi asa sahiplerinin, gerekiyorsa birçoğu seve seve yapacak olsa bile, genelde canlarını feda etmeleri gerekmiyor. Bu asaların ruh eşleri yiğit, cesur ve fedakar: ne kendilerinin ne de başkalarının içindeki karanlıkla yüzleşmekten çekinmeyen büyücülerdir.


Söğüt
Willow
İyileştirici güçlere sahip nadide bir ağaç olan söğüt, kafamda uygun sahiplerinin (çoğu zaman ortada sebep yokken) genellikle biraz özgüvensiz olmaları, ancak isterlerse bunu çok iyi bir şekilde saklayabilmeleriyle yer etti. Kendinden emin pek çok müşteri söğüt bir asa (güzel görüntüleri ve ileri seviye sözsüz büyüler yapabilmelerinden gelen haklı ünlerinden etkilenerek) denemek konusunda ısrar ediyor olsa da, benim elimden çıkan söğüt asalar artık öğrenebilecekleri yeni bir şey kalmadığını düşünen kişileri seçmektense, büyük potansiyel sahibi büyücülerin yanında olmayı, her koşulda yeğlerler. Ollivander ailesinin nesiller boyu süregelen bir sözünde geçtiği gibi: yolu uzun olan, söğütle tez varır.


Titrek Kavak 
Apsen
Asası yapılabilen titrek kavaklar beyaz ve ince liflidir. Fildişiyle olan zarif benzerliği ve yaptığı tılsımların olağanüstülüğü sebebiyle, bütün asa yapımcıları tarafından çok beğenilir. Titrek kavak saldırı büyülerinde özellikle yetenekli asalardan biri olduğundan, genelde sahipleri başarılı düellocular veya gelecekte başarılı olacak düelloculardır. On sekizinci yüzyılda kendine Gümüş Mızraklar diyen, adı iyi işlerle anılmayan gizli düello kulübünün, içeri yalnızca titrek kavaktan asaya sahip büyücüleri aldığı söylenir. Gördüğüm kadarıyla bu asaların seçtiği büyücüler genelde azimlive kararlı, görevlere ve yeni emirlere kapılmaya meyilli kişilerdir; devrimcilere yönelik bir asadır.


Üvez 
Rowan

Korumacılığıyla ünlü üvez daima en çok tercih edilen asalar arasında yer almıştır. Tecrübelerime göre ne kadar zor olduğu fark etmeksizin, her türlü savunma büyüsünün altından kalkabilen asalardır. Karanlık cadı ve büyücülerden hiçbirinin üvezden bir asaya sahip olmadığı sıklıkla dile getirilir, ben de sattığım hiçbir üvez asanın kötü işlerde kullanıldığını hatırlamam. Aklı başında ve temiz yürekli kişilerin yanlarında, kendilerini evlerinde hissederler. Kimseyi kandırmama erdemleriyle bilinmelerini saymazsak, iş düellolara geldiğinde diğer asalar kadar güçlüdürler, hatta genelde daha üstündürler ve çoğunlukla karşılarındakine kök söktürürler.


Birinci bölüme gitmek için TIK.

22 Ekim 2015 Perşembe

Asa Ağaçları, Birinci Bölüm (A-J)


Asa ağaçlarının özellikleri ve yetenekleri hakkında verilen açıklamalar, çoğunluğun dünyadaki en iyi asa yapımcısı olarak kabul ettiği Mr Garrick Ollivander’ın, uzun meslek hayatı boyunca aldığı notlara dayanmaktadır. Göreceğiniz üzere, Mr Ollivander asa ağaçlarının insanlarınkine benzer bir idrak yeteneğine ve seçim yapabilme kabiliyetine sahip olduğuna inanır.

Mr Ollivander’ın asa ağaçları üzerine paylaştığı notlar şu yönde:

Her bir asa eşsizdir, karakteristik özelliklerini yapıldığı ağaçtan ve özünün geldiği sihirli canlıdan alır. Buna ek olarak, asalar ideal sahipleriyle eşleştikleri andan itibaren kullanıcılarına yeni şeyler öğrettikleri gibi, onlardan bazı şeyler de kapar. Sonradan öğrendikleri karakteristik özellikleri barındırmayan bu bilgiler; en etkili bulduğum asa ağaçları hakkında genel notlardır ve belli bir asanın özellikleri olarak algılanmamalıdır.

Ağaçların çok azı asa yapımına uygun niteliktedir (tıpkı insanların çok azının sihir yapabilme yeteneğine sahip olması gibi). Bu özel ağaçları ayırt edebilmek yılların tecrübesinden geçse de yaprakların arasında bir Kabuluk* yuvasına rastlamak, alelade ağaçlarda asla yaşamadıkları bilindiğinden, işinizi bir hayli kolaylaştırır. Asa türleri hakkındaki bu notlar temel bilgilerden öte görülmemeli, neticede asa yapımı hayat boyu sürecek kadar engin bir zanaat, ben de yaptığım ve sahibine ulaştırdığım her bir asa ile yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorum.

Abanoz 
Ebony
Bu kapkara asa ağacı etkileyici görüntüsünün yanı sıra, her tür saldırı büyüsüne ve Biçim Değiştirme’ye olan yatkınlığıyla ünlüdür. Abanoz kendine güvenen kişilerin elinde halinden memnundur. Bu asaların genelde uyumsuz, başına buyruk, toplumdan dışlanmayı sorun etmeyen sahiplerine; hem Zümrüdüanka Yoldaşlığında, hem de Ölüm Yiyenler arasında rastlayabilirsiniz. Tecrübelerime dayanarak, inançlarından hiçbir koşulda vazgeçmeyen, amaçlarından azıcık olsun sapmayan bireylerin, bu asa için en mükemmel sahipler olduklarını söyleyebilirim.


Akasya 
Acacia
Sahipleri dışında biri tarafından kullanıldıklarında kolay kolay sihir yapmadıklarını ve üstün yetenekli büyücülerin ellerinde değillerse performanslarını tam olarak sergilemediklerini gözlemlediğim çetrefilli asaların yapıldığı, oldukça sıra dışı bir ağaç. Seçicilikleri uygun sahipler bulmalarını bir hayli zorlaştırır. Bu nedenle, gösteriş olsun diye yapılan şatafatlı büyülere uygun olmayan akasya asalardan, gereken inceliğe sahip cadı ve büyücüler belki gelir diye, çok az sayıda bulundururum. Doğru eşleştirilmiş bir akasya asa en az diğer asalar kadar güçlüdür ama ne yazık ki alışılagelmişin dışındaki huyları, hak ettikleri değeri görmelerini çoğunlukla engeller.


Akçaağaç 
Maple
Gözlemlerimde sıklıkla rastlarım ki Akçaağaç asaların seçtiği büyücüler, doğuştan gezgin ya da kâşiftir; bu asalar dört duvar arasında kalmayı sevmez, cadı veya büyücülerinde tutku görmek isterler aksi halde ürettikleri büyü kaba ve ruhsuz olur. Yeni mücadelelere giriştiğinde ve sürekli mekân değiştirdiğinde, bu asa adeta parlar; kullanıcısıyla birlikte güç ve mevki yönünden ışıldarken kendini cilalar. Güzel ve caziptir, asa yapımına uygun Akçaağaçlar uzun yıllardır en pahallı ağaçlardandır. Büyük işler başarmalarıyla bilindiklerinden, Akçaağaç’tan bir asaya sahip olmak eskiden beri prestij göstergesidir.


Alıç 
Hawthron
Asa yapımcısı Gregorovitch alıçla ilgili ‘garip, tutarsız, en az hammaddesi kadar akla mantığa uymayan asalar ortaya çıkarıyor, başka hangi ağaç yaprakları ve meyvesi şifalı olduğu halde dalını kestiğiniz an ölüm gibi kokar’ diye yazmıştı. Gregorovitch’in vardığı pek çok hükme katılmamakla birlikte, alıç asaların en az ona uygun sahipler kadar, esrarengiz ve kafa kurcalayan bir mizaca sahip oldukları hakkında hemfikiriz. Alıç asalar şifa büyülerine özel bir yatkınlık gösterse de, lanetler konusunda da başarılıdır ve sıklıkla gözlemlerim ki, kendi içinde çatışma yaşayan veya zor bir dönemden geçen cadı ve büyücüler için üretilmiş gibidirler. Alıç bir asaya hakim olmak zor iştir, bu nedenle onları, sadece yeteneğini kanıtlamış cadı ve büyücülerin ellerine emanet edebilirim, aksi halde tehlikeli sonuçlar doğabilir. Alıç asaların atlanmaması gereken bir diğer tuhaflığı ise şu: yapacağınız hatalı bir büyü, geri seker.


Armut 
Pear
Altın tonlarına sahip bu ağaçtan olağanüstü sihir yeteneğine sahip asalar çıkar. Güçlerini özellikle, cana yakın, cömert ve bilge kişilerin ellerinde gösterirler. Gözlemlerime göre armut ağacından asa kullananlar sevilen ve sayılan kişilerdir. Armut ağacı asaların Karanlık bir cadı veya büyücü tarafından kullanıldığına bir kez bile rastlamadım. En dayanıklı asalardan biridir, uzun yıllar boyunca sık sık kullanılsalar bile yeni gibi kaldıklarını söyleyebilirim.


Asma 
Vine
Druidler,** bitki hücrelerine sahip her şeyi ağaç olarak görürlerdi, özel bir yapıya sahip bu asma asaları üretmek memnuniyetle devam ettirdiğim bir gelenek. Asma liflerine sahip asalara sık rastlanmaz ve dikkatimi çektiği üzere sahipleri genelde; kendilerinden büyük bir şeyin izini süren, alışılagelmişin dışında bir bakış açısına sahip, sık sık en yakınlarını bile şaşırtacak işler yapan cadı ve büyücülerdir. Bu asanın kendini, kimseyle paylaşmadıkları derinlikte bir karaktere sahip kişilere, daha yakın hissettiğini söyleyebiliriz, diğer asalara kıyasla uygun kullanıcılarını saniyesinde seçmekte daha hassastır. Değerli kaynaklar: olası sahiplerinin, sadece kapıdan içeri adım atmasının bile, asmadan asaların sihirli titreşimler yaymaları için yeterli olduğunu söyler ve ben bu mucizevi olayın gerçekliğine dükkanımda iki kez tanık oldum.


Batı Çınarı 
Sycamore
Batı çınarından yapılma asalar maceradan maceraya atılmak ister, yeni deneyimler yaşamak için sabırsızlanır ama sıradan işlerde kullanılmaları halinde mükemmelliklerini yitirirler. Bu hoş asaların acayipliği ‘canlarının sıkılmasına’ olanak sunduğunuz takdirde kendilerini yakmaları. Orta yaşlara gelen nice cadı ve büyücü, yıllar yılı terliklerini giymek için kullandıkları sadık asalarının günün birinde alev aldığını görüp hayal kırıklığı yaşamıştır. Anlatılanlardan kavrayacağınız gibi Batı çınarından asalar için en doğru eşleşme, meraklı, hayat dolu ve maceraperest kişiler olacaktır. Bu özelliklere sahip birinin ellerinde, hakkıyla onu dünyanın en aranan asalardan biri yapan gelişme ve uyum yeteneğini sergiler.


Ceviz 
Walnut
Üstün zekalı cadı ve büyücülere uygun bir asa ararken ceviz ağacı olanlardan başlanması gerekir çünkü on müşteriden dokuzu aradığı asayı bulacaktır. Sihirde yenilikler yaratanların ve mucitlerin elinde gördüğünüz asalar çoğunlukla ceviz ağacındandır; her alanda yetenekli, kolay adapte olabilen, güzel bir asadır. Unutulmaması gerekir ki, bazı ağaçları idare edebilmek zordur, doğalarına aykırı büyüler yapmamak konusunda ısrarcı olabilirler ancak ceviz asalar, sahiplerini kabullenmişlerse, gerekli zekayı hissetmesi koşuluyla, istenen her türlü büyüyü gerçekleştirecektir. Bu yönleriyle vicdanı körelmiş cadı ve büyücülerin ellerinde son derece ölümcül bir silaha dönüşürler, zira asa ve büyücüsü son derece sağlıksız bir ilişkiye sürüklenebilir.


Çam 
Pine
Paralel lifli çam ağacı asalar sadece özgür, kendine has, yalnızlıktan hoşlandığı düşünülen, ilgi çekici ve muhtemelen esrarengiz bireyleri efendisi olarak ister. Yaratıcı yollarla kullanılmaktan hoşlanırlar ve bazı asaların aksine yeni yöntemlere ve büyülere sorun çıkarmaksızın uyum sağlar. Çok sayıda asa yapımcısı, çam asaların uzun bir ömür sürecek büyücüleri sezebildikleri ve onların elinde yeteneklerini en iyi şekilde gösterebildikleri konusunda ısrar eder. Ben de çam asasını ustaca kullanan birinin genç yaşta öldüğüne hiç şahit olmadığımdan, bu görüşün gerçekliğini doğrulayabilirim. İş sözsüz büyülere geldiğinde en hassas asalardandır.


Çobanpüskülü 
Holly
Az rastlanan asa ağaçlarından biri çobanpüskülüdür; korumacı oldukları ezelden beri söylenegelir, hiddetinin ve tez canlılığının üstesinden tek başına gelmekte güçlük çeken büyücülerin ellerinde, hallerinden son derece memnundurlar. Buna ek olarak çobanpüskülünden asaların, tehlikeli görevler ve çoğu zaman da manevi arayışlar içinde olan kişileri seçtiklerine sıkça rastlanır. Sağlayacağı performans, özündeki materyale bir hayli bağlı olan asaların başındadır, Anka kuşu teleğiyle kolay kolay anlaşamadığını herkes bilir. Çobanpüskülünün değişken karakteri, Anka’dan gelen dik başlılık ile zor uyuşur. Bu karışımın kendine uygun bir sahip bulması ender rastlanan bir olaydır ancak gerçekleştiğinde onları hiçbir şey durduramaz.


Defne 
Laurel
Defne ağacından asaların şereflerine leke sürecek büyüler yapmadıkları söylenir. Yine de bu asalardan, şanlı görevler (bu asaya yaraşan büyücülerin özel hedefleri) sırasında, oldukça güçlü ve bazen de ölümcül büyüler çıktığını biliyorum. Bunu hak etmedikleri halde kimi zaman dönek şeklinde nitelendirilirler. Defne asalar tembel kullanıcılara tahammül edemez, üşengeçlik sezdikleri an, yeni bir sahibi hiç zorluk çıkarmadan güle oynaya kabulleneceklerdir. Ortada böyle bir durum yoksa, ilk sahiplerine memnuniyetle, sonsuza kadar bağlı kalırlar ve bir cadı veya büyücü onları çalmaya girişirse, sevilesi tuhaf bir özellikleri olan yıldırım büyülerini gerçekleştirirler.


Dişbudak 
Ash
Dişbudak asalar esas sahiplerine derin bağlılık hisseder, güçlerini ve becerilerini kaybetmelerini önlemek adına, kimseye verilmemeleri ya da hediye edilmemeleri gerekir. Özü tek boynuzlu at kılı olan dişbudak asalarda bu durum daha net gözlenir. Asaların detaylıca incelenmediği geçmiş zamanlardan kalma hurafeler arasında üvez, kestane, dişbudak ve fındıkla ilgili çok eski tekerlemenin (üvez dedikoducudur, kestane tembel, inatçıdır dişbudak, fındık ise inler) bir parça da olsa gerçeklik barındırdığını düşünüyorum. Tecrübelerim ışığında, dişbudak asaya en uygun kişilerin; inançları ve hedefleri yolunda en ufak sapma göstermeyen cadı ve büyücüler olduğunu söyleyebilirim. Bu saygıdeğer ağaçtan bir asa denemek konusunda sıklıkla ısrarcı olan küstah veya kendine fazla güvenen cadı ve büyücülere gelince, aldıkları sonuçtan memnun kalmayacaklardır. Dişbudağa uygun kişilerin azimli ve cüretkar olduğu doğru ama bu, haddini bilmez ahmaklara göre bir asa değil.


Elma 
Apple
Elma ağacından yapılma asalar çok fazla üretilmez. Gözü yükseklerde olanlara uygun düşen bu güçlü asalar, Kara büyü yapmaları gerektiğinde yetersiz kalır. Elma ağacından bir asa tarafından seçilmek, sevgi dolu uzun bir ömre yorumlanır, ben de kendilerine özgü güçlü bir çekiciliğe sahip müşterilerimin dükkanımdan genelde elma bir asayla, memnun bir yüzle ayrıldıklarını gözlemledim. Diğer sihirli canlılarla, onların dilinde iletişim kurabilme becerisine sahip ender kişilerin elinde, çoğunlukla elma ağacından bir asa vardır. Denizhalkı: Dilleri ve Görenekleri Üzerine Kapsamlı Bir İnceleme kitabının ünlü yazarı Dylan Marwood bu sıra dışı yeteneğe sahip elma asa kullanıcılarından biridir.


Fındık 
Hazel
Çoğunlukla sahiplerinin ruh halini yansıtan fındık ağacından asalar, oldukça hassastır. Bilhassa kendini tanıyan ve duygularına söz geçirebilen kişilerin ellerinde güçlüdürler. Hislerini kontrol etmekte zorlananlar ellerinde bu asa varken dikkatli olmalıdır, kullanıcıları öfkeden kendilerini kaybettiğinde ya da derin bir hayal kırıklığı yaşadığında durumdan etkilenen asa, aldığı enerjiyi, ön göremeyeceğiniz bir şekilde dışa vuracaktır. Çıkarabildikleri bu sıkıntı, olumlu yanlarına kıyasla hiçbir şeydir. Usta ellerde etkileyici büyüler yapabilirler ve efendilerinin hayata veda etmesi halinde, duydukları derin bağlılıkla ‘solarlar’ (yani asa tüm büyüsünü salar ve sihir yapmayı reddeder. İş görür vaziyette tutabilmek için, asanın özünü ayırıp, yeni bir ağaca yerleştirmeniz gerekir. Tek boynuzlu at kılına sahip asalarda işin rengi değişir; kurtulmaları hemen hemen imkansızdır, sahibiyle birlikte onlar da ‘ölür’) Fındık asalar aynı zamanda, yer altı sularını algılamak gibi benzersiz bir özelliğe sahiptir, gözünüzle göremediğiniz pınarların ve kuyuların yakınından geçerken, damla şeklinde gümüşi dumanlar çıkarırlar.


Gümüşi Ihlamur 
Silver Lime
Bu sıra dışı ve oldukça etkileyici asa materyali, on dokuzuncu yüzyılda oldukça revaçtaydı. Talep arzı aştı ve iş ahlakı olmayan asa yapımcıları ucuz odunları boyayıp gümüşi ıhlamurdan bir asa almaya çalışan müşterilerine kakaladı. Gümüşi ıhlamurun bu kadar aranıyor olmasının ardında yatan neden olağanüstü güzelliğinin yanı sıra, gizemlerle dolu iki sihir dalına, kehanet ve Zihnifende en uygun asa olmasıydı; bu da asanın sahiplerine, hatırı sayılır ölçüde prestij kazandırıyordu. Talebin doruklarda olduğu günlerde, asa yapımcısı Arturo Cephalopos, gümüşi ıhlamur ağacından asaların, nesnenin ötesini göstermekle tek bağlantısının ‘dükkanına doldurduğu ıhlamur asalardan kar sağlamaya çalışan, Gerbold Ollivander (kendi öz dedem) gibi satıcıların çıkardığı bir söylentiden’ ibaret olduğunu iddia etti. Ancak Chephalopos uyduruk bir asa üreticisiydi ve çok cahidi; kahin olsun ya da olmasın, bu işi sürdüremediğini görmek, kimseyi şaşırtmadı.


Gürgen 
Hornbeam
Kullandığım asa gürgen ağacından olmakla beraber, abartmadan söyleyebilirim ki; bu asaların belirleyeceği yoldaş; hayatını adayabileceği gerçek bir tutkuya sahip cadı ve büyücülerdir; kimileri bunu takıntı olarak nitelendirir (şahsen ben ‘muhayyile’ lafını tercih ediyorum). Gürgen asa kullanıyorsanız ekmeğinizi muhtemelen bu sevdiğiniz şeyden kazanırsınız. Sahiplerinin sihir yaparken izledikleri yola en hızlı uyum sağlayan asalar arasında zirveye oynarlar. Karakterinizi o kadar çabuk sahiplenir ki, bir başkası onları çok basit bir büyü için bile kullanmakta güçlük çeker. Ayrıca gürgen asalar, kullanıcılarının çizdiği ahlak sınırlarını, nereye varırsa varsın, benimser; efendilerinin prensiplerine uymayan şeyler yapmayı - ister iyilik için olsun ister kötülük – reddederler. Diğerlerinden daha incelikli, hisleri olan asalardır.


Güvem 
Blackthorn
Asa yapımı için son derece sıra dışı bir ağaç olan güvem; savaşçılara uygun düşmesiyle bilinir ve bu kesinlikle katıldığım bir görüştür. Sahipleri illa Karanlık Sanatlara ilgi duyacak diye bir şey yok (lakin Kara büyücüler bu asanın muazzam gücünden son derece memnun kalır) hem Seherbazların, hem de Azkaban’a düşenlerin elinde rastlayabileceğiniz bir asadır. En güzel meyvesini çetin soğukların ardından veren, tehlikeli dikenlerle kaplı güvem dallarından yapılma asaların ilginç yanı; sahipleriyle güçlü bir bağ kurabilmeleri için, onlarla birlikte hayati bir tehlike veya çok zor bir durum atlatmaya ihtiyaç duymaları. Bu şartı sağladığınızda güvem asa hayal edebileceğinizden bile daha vefalı ve sadık bir yardımcıya dönüşür.

*Kabuluklar (İngilizce orijinali: Bowtrukle) ağaç dallarına benzeyen, otuz santimden kısa bir vücuda sahiptirler. Bu nedenle ağaçların üzerindeyken fark edilmeleri zordur. Yuva belledikleri ağacı korumak adına tehdit olduğunu düşündükleri kişinin gözlerini uzun, sivri parmaklarıyla oydukları görülmüştür. Böcekle beslenirler, birisinin oturduğu ağaçla bir işiniz varsa dikkatlerini tahta bitiyle dağıtabilirsiniz.

**Tarihi açıdan, Britanya adalarının ilk sakinleri olan Keltler’in dinle iç içe olan alimleri Druid olarak adlandırılır. Harry Potter aleminde buna ek olarak, asa yapımındaki ustalıklarıyla bilinirler.

İkinci bölüme gitmek için TIK.